MEZUN ZİYARETLERİ
′85 MUSTAFA TANKUT TURNAOĞLU - P&G

SK-SAL İstanbul İş Ağı ziyaretleri kapsamında P&G Türkiye, Kafkasya ve Orta Asya Yönetim Kurulu Başkanı '85 mezunumuz Mustafa Tankut Turnaoğlu’nu ziyaret ederek keyifli bir sohbet gerçekleştirdik.

Lise anılarının ve başarı hikayesinin konu olduğu sohbete ev sahipliği yapan mezunumuz P&G kariyeri boyunca pek çok ülkede ve çeşitli pozisyonlarda görev aldı. Samsun Anadolu Lisesi'nden 1985 yılında mezun olan Turnaoğlu, daha sonra  Boğaziçi Üniversitesi İşletme Bölümü’nden mezun olup, burslu olarak kabul edildiği Massachusetts Üniversitesi Uluslararası Finans ve Pazarlama çift anadal yüksek lisansını onur derecesi ile bitirdi. Turnaoğlu aynı zamanda Uluslararası Yatırımcılar Derneği (YASED) ve Amerikan Şirketler Derneği (AmCham Türkiye/ABFT) Başkan Yardımcılıklarını, İş Dünyası ve Sürdürülebilir Kalkınma Derneği (SKD Türkiye) Yönetim Kurulu Üyeliği'ni, Bahçeşehir Üniversitesi Yüksek Danışma Kurulu Üyeliği'ni, Darüşşafaka Cemiyeti Yüksek Danışma Kurulu Üyeliği'ni ve Fenerbahçe Spor Klübü Yönetim Kurulu Üyeliği'ni üstlenmekte.

 

  • BİR ÇOĞUMUZ TANIYORUZ AMA KISACA ŞİRKETİNİZİ VE KENDİNİZİ ANLATABİLİR MİSİNİZ?

Procter&Gamble’da 28.yılım, 1991’den beri P&G’deyim. Aslında P&G’de direk işe başlamadım. İlk olarak Eczacıbaşı’nda başladım. Ama Eczacıbaşı ben işe başladıktan 2 ay sonra P&G ile “İpana” markasında ortaklık kurdu. Bana da dediler ki; “Sen bir git, beğenirsen devam edersin” ve kalış o kalış. Dolayısı ile mülakatsız, testsiz P&G’de başladım.(Gülüyor) P&G’ye giriş iki türlü oluyor. Birincisi firmanın kendi alım süreci, ki yılda en az 5000 kişi başvuru yapıyor; ikincisi ise şirket alımı ile şirket çalışanlarının ekibe dahil olması ile oluyor. Örneğin Gillette’in alımı ile dünyada 30.000 kişi firma bünyesine dahil oldu.


P&G'de bulunduğum 28 yılın 12 yılı yurt dışında geçti. 1998’de Özbekistan’da Orta Asya Kategori Müdürü, 2000'de Kazakistan’da Orta Asya ve Kafkasya bölgelerinden sorumlu Ülke Müdürü, 2002’de Türkiye’de Güzellik ve Kişisel Bakım Kategorisi Pazarlama Direktörlüğü, 2006'da Brüksel’de Orta ve Doğu Avrupa bölgesinden sorumlu Kumaş Bakım Kategorisi Pazarlama Direktörlüğü, 2010’da Singapur’da Kumaş Bakım Kategorisi Asya ve Avustralya Bölgesi Genel Müdürlüğü görevlerini üstlendim. 1 Mart 2013 tarihinden bu yana P&G Türkiye ve Kafkasya Genel Müdürlüğü, 2019 Temmuz itibariyle dahil olan Orta Asya Genel Müdürlüğü görevleriyle devam ediyorum.
 

Bütün markalarda çalışmışımdır. Unutulmayan projelerimden biri; “Çocuk da yaparım, kariyer de.” dir. O zamanlar için kadının özgürlüğünün sahiplenildiği bir projededir. Ses getiren projelerimden bir diğeri Head&Shoulders projesidir. İlk aşamada başarısızlık yaşansa da ciddi bir ivme ile büyük bir başarı sağlayan, önemli imza projelerden biridir. P&G her zaman okul gibi olmuştur. Ama bunun arkasında başka okullarımda var tabi.(gülüyor) Yoksa P&G anlatmakla bitmez. Türkiye’de 32. yılı. İki üretim, bir dağıtım ve de bir merkez ofisi mevcut. Merkez ofiste 400 kişi, fabrikada 350 kişi çalışıyor. Türkiye’de satılan ürünün yarısını Türkiye’de üretiyoruz. Ürettiğimizin dörtte birini 25 ülkeye ihraç ediyoruz. Kağıt grubunda 10 yıldır ihracat şampiyonuyuz. Bu yıl deterjan grubunda da birinci olduk. Türkiye’deki üretim tesisleri de dünyada parmakla gösterilir ve üretimin tamamı robotik sistemler ile yapılmaktadır. Bir de şirket satın almaları dışında, dışardan P&G’ye kimse kolay kolay giremez, herkes üniversite sonrası gelir, bu nedenle ekibin hepsini tanırsınız. Bu da güzel bir güven ortamı sağlıyor.

 

 

  • ÇOK BAŞARILI YÖNETİCİ OLARAK OKULUMUZ SİZCE ŞU ANDAKİ TANKUT TURNAOĞLU’NA NELER KAZANDIRMIŞTIR?

En büyük katkı disiplin olmuştur. Okulumuz ve öğretmenlerimiz hep disiplinli idi. Özellikle okulumuzun önem verdiği sporun bana büyük katkısı olmuştur. Dersler ile sporu beraber götürebilmişimdir. O dönem bana verilen şansı çok iyi kullanma fırsatım oldu. Hafta sonları DSİ’de, okul zamanı da okulun basketbol takımında oynadım. Cudi Hocamızın gösterdiği emek ve özveri bizim için büyük şanstı. Zaman ve insan yönetimi becerisi edindim, takım yönetimi, hatta takımda bazen lider bazen de birey olmayı öğrendim. Sema Hoca’nın oluşturduğu kız voleybol takımı da oldukça başarılı idi. Spora iş hayatımda da oldukça önem verdim. Özellikle kadın hijyen ürünlerinde kadın voleybol takımına sponsor olduk. Bunlar hep benim Samsun Anadolu Lisesi’nden gözlemlerimdi. Bizim dönemimiz oldukça disiplinli idi. Bilmiyorum siz yediniz mi ama ben çok dayak yedim.(gülüyor.) 

 

 

  • SAMSUN ANADOLU LİSESİ’NDEN ÖRNEK ALDIĞINIZ BİR KİŞİ / ÖĞRETMEN VAR MI? / OLDU MU?

Rol-model çok var aslında hangi birini söylemeliyim. Ama Cudi Hocanın özellikle emeği çoktu. Hafta sonları bile bizi çalıştırırdı. Ortaokulda ve lisede sayesinde şampiyon olduk. Namık Kemal ile zorlu müsabakalar olurdu. İyi oyuncularımız vardı, seyirciler ile ayrı keyifli olurdu. Hafta sonu DSİ’de oynarken hiç seyirci olmazdı, çok keyifsiz olurdu. (gülüyor) 

Çoşkun Hoca’mızı hiç unutmam. Çok ciddi ama çok sıcak da kalbi vardı. Gayret gösterene çok yardımcı olurdu. Seval Hocamız vardı, İnkılap Tarihi Hocamız. Laikliği çok farklı anlatmıştı. Hiç aklımdan çıkmaz. Sadece din ve devlet işlerinin biçimsel ayrılması olarak değil “Akılcılık” olarak çok güzel anlatmıştı. Din deyince Cavit Hoca ile de tüm süreleri ezberlemiştik. (gülüyor) 

 

Cengiz Altay Hoca -Almanca Öğretmeni- ile de masa tenisini sevdik. Teneffüslerde koşarak masa kapardık. Ben aynı zamanda Darüşşafaka Danışma Kurulu’ndayım. Sosyal sorumluluk projemiz için bizden, P&G’den ne destek istersiniz diye sorduğumuzda masa tenisi demişlerdi. Öğrendik ki çocukların zeka gelişimi açısından masa tenisinin ciddi bir katkısı varmış.

 

 

  • SAMSUN ANADOLU LİSESİ ÖĞRENCİSİ TANKUT’U TASVİR EDEBİLİR MİSİNİZ? (ÖĞRENCİLİK ZAMANINIZ)

Aslında bayağı anlattım ama sporla ilgili ne varsa katılırdım. Basketbola başladım ama futbol da oynardım. Hem sporu hem de dersleri beraber yürütürdüm. Biraz son dakikacı idim ama başarılı bir öğrenciydim aslında, hiçbir ödevi atlamazdım. Dönem 3.sü olarak mezun oldum. En çok matematikte zorlanırdım bir de resim, bir de müzik. (gülüyor) Fen, coğrafya, tarih çok severdim. Yazgan Hocamız vardı tarih dersinde kendisi rahmetli olmuş. Öğrenci olarak spor dışında pek bir aktivitem olmadı. 8 Aralık etkinliklerinde olmazdım. Çalışkandım, sporda azimli bir öğrenci idim, çok popular değildim ama. (gülüyor) Bir de herkesle arkadaştım. Yatılı olan, olmayan herkesi tanırdım. Sınıflarımız hep karışırdı bu nedenle bütün dönemi tanırdım. İnsan biriktirmişim, biriktirmek deyince bir de pul koleksiyonum var benim.(gülüyor) Pul koleksiyonum sayesinde, pullar üzerinden tüm dünyayı tanıdım diyebilirim. Okulumuz da çok desteklerdi.

 

 

  • KLASİK OLACAK AMA, AKLINIZDA KALAN OKULLA İLGİLİ MÜMKÜNSE DAHA ÖNCE DUYMADIĞIMIZ BİR ANINIZ YA DA KOLEJ’DEN BERİ SÜREGELEN BİR DOSTLUK / KARDEŞLİK HİKAYENİZİ ANLATIR MISINIZ?

Bizim dönem müdürümüz rahmetli Kamil Dönmez idi. Benim dönem arkadaşım Altuğ Dönmez de Kamil Hocanın oğlu idi. Birgün dersimiz boş diye Carl Tobey Bahçesi'ne gittik. Ama meğerse dersimiz boş değişmiş, boş olmayan derste bahçede gezdiğimiz için Altuğ da dahil altı-yedi arkadaş dayak yedik. Tabii buradan da, double check hatta triple check yapmayı öğrendim.

Dostluk, kardeşlik… Evet dörtlü bir grubumuz var. Atatürk İlkokulu’ndan Kolej’e beraber geldik. Hala görüşüyoruz. Alpay Özbay, Oğuz Engiz, Bülent Saygın ve Ercan Uysal. Bir de arada Kerim Türe ile görüşüyoruz. Hatta yarın burada olacak bize ziyarete gelecek Modanisa’yı anlatacak.

 

  • YILLIKLARDA BİRÇOK KİŞİNİN / ÖĞRETMENİMİZİN LAKAPLARI MEŞHURDUR. SİZE TAKILAN BİR LAKAP VAR MIYDI? 

“Tosun.” (gülüyor) Biraz kilolu idim ama basketbola başladım. Sonra gitti tabii kilolar ama lakap kaldı. (gülüyor)
 

 

Derneği'mizin çeşitli alanlarda yapacağı faaliyetlerde de katkılarını sağlamaktan mutluluk duyacağını belirten mezunumuza keyifli sohbeti ve misafirperverliği için çok teşekkür ediyoruz.