KÜLTÜR VE SANAT
BİZİM HABABAM - ′78 ERSİN ERDOĞAN
19.02.2021

 

      “BİZİM HABABAM’ın yazarı…

                    Sevgili Ersin ERDOĞAN’ a

 

     21 Ağustos 2007 Salı günü işimle ilgili Samsun’ dan bir belge bekliyorum.. Postadan “Bizim Hababam” çıktı. O anda okumakta olduğum bir kitap var elimde. Bizim Hababam’a bir an önce başlayabilme arzusu, elimdeki kitabı hemen  bitirmemi sağladı. Ve -Bizim Hababam-la başladı yolculuğumuz.

 

     Nasıl okumaya başladım. Nasıl aktı satırlar gözümün önümden. Nasıl devrildi sayfalar birer birer anlatamam. Bir heyecan kapladı içimi. Yüreğim bir başka oldu birden. Gittim gerilere doğru. Okulu bitirdiğimiz günlere. Taa …41 yıl öncesine. Mutluluk denizindeyim sanki. Nasıl bir duygu yarabbim bu!

 

     Gözlerimin önünden geçiyor arkadaşlarım teker teker. Ardından müdürlerimiz önce Reşat, sonra  Necdet Beyler. Muavinler... Celal Bey ve Şevket Beyler. Öğretmenlerimiz… Muzaffer Sezgin. İngilizceyi kendisinden öğrendiğimiz Türk dostu, bizlerden biri saydığımız , değerli hocamız Carl Tobey(01), Wedgewood, Miss Hazel Shelton, Cengiz Altay, Helveston’lar, Hamdune Ülgen, Mualla Pelister, Geoffery Robinson, Refik Rakıcıoğlu, Robert Koteen, Niyazi Fırat, Vida K. Dugan. İlk çırpıda aklıma gelenler…

 

     Okulun unutulmazları… İlk Ağabeylerimiz(Abi / Ağabey-02-) İbrahim Eriş, Berkay Yalın, Ahmet Keleşoğlu(merhum), Erol Acarsoy(merhum). Sonraki yıllardan Yetginer Ünal, Özden Larlar(merhum), Ogan Özün, Nazım Şuvağ, Fethi Bacınoğlu, Süleyman Çürüksu. Daha yakın sınıflardan Metin Erhamza (Deli Metin), Fahri Paçal (meçhul?), Bedri Ertan, Haluk Erkmen, Hamit Genç( Vatandaş Hamit), M. İlhan Kavaklı, Erdal Güner, Tanju Arda…Bir üst sınıfımızdan Köksal Erhamza (Okulun jönü), Alpay Gürbüz(39 Alpay), Rüştü Akalın, Cenani Oral, Salim Kolbakır, Abdullah Pişkin,Mustafa Karahan(100 metreci, rüzgarın oğlu) Bilgin Atalay, Çınar Türkdoğan, Faris Sarıkaya.. Dönem arkadaşlarımın hepsi… Bizden sonraki yıllardan Nevzat Demirer, İlhan Şahinkaya, Mustafa Uğur, Erzan Tanyel Harun R.Balcıoğlu(merhum), İsmail Girgin, Tahsin Usluoğlu, Mithat Batur, Selçuk Altun, Ali Arpacıoğlu, Mesut Karaca (merhum), Necdet Keleşoğlu, Coşkun Tuncay, Servet Baskan, Gündüz Erel, Şevki Aktürk, Deha İşcan, Hüseyin Erdoğan, Zeyyat Hakyemez, Ayhan Köse.

 

     Ve de biz lise ikideyken okulumuzun ilk çiçekleri kız öğrencilerimizden… hatırlayabildiğim isimler… Zişan-Nuran Kars, Emine Altan, Füsun Hazneci. Yine aynı dönemden Zafer Kars, Namık Arslan, Raif Gürsel. Ve biz lise sondayken gelen isimlerden aklımda kalanlar Cazip Üstün, Canan Oruncak, Hüseyin Mavişgil, Perran Enginar, Suat Kaptaner, Nevin Çelik, Engin Seyhan(03)  ((Bu yazıyı isimlerle dolduramazdım. Unuttuklarım… Adı ilk çırpıda aklıma gelmeyenler… Lütfen beni bağışlasınlar…))

 

     Okulumuzun sekreteri Cihan (Abla derdik..)Gören, kütüphane memuru Esin Şensezer ve Mustafa Özben Ağabeyimiz (Emektarımız diye anılırdı) de unutulmayanlar arasında…

 

     Bizim Koleje başladığımız yıl (1959-1960) okulumuzda lise bölümü açılmıştı. Yani önümüzde bizden önce dört sınıf daha vardı. Böylece geriden gelenlerle birlikte 11 yıllık bir dönem geçti gözümün önünden…

 

     Sevgili ERSİN ERDOĞAN… Senin satırların sayesinde tekrar yaşadım ben bu 41 yıllık filmi. Satırlarının arasında sadece yukarıda yazdıklarımı değil, hepinizi görür gibi oldum.

 

     Ortak payda; sevgi, saygı ve paylaşım… Bu üç  olgu yıllar içinde arkadaşlığı  kardeşliğe dönüştürüyor... Bu süreçte yapılanlar  ve yaşananlar o günkü  yaşın, kültürel düzeyin ve Samsun Kolej gibi sınavla seçilerek gelen öğrencilerden oluşan ve de yatılı olan öğrenci kitlesinin  oluşturduğu özel ortak değerlerin  ürünü… Bizim Hababam’da anlatılanlar… Sadece ERSİN ERDOĞAN’ın dönemi değil, inanıyorum ki her dönemi kapsıyor. Bunları yazarken her dönemden Kolejlinin -Bizim sınıfımız da tam bir Hababam’dı- dediğini duyar gibi oluyorum. Kitabı her okuyanın bunu daha başka türlü söyleyeceğine inanıyorum…

 

     Kitabın SUNUŞ ve ÖNSÖZ'ünden anlaşıldığına göre bu eserin meydana gelişinde yine dönem arkadaşın olan Doç L. DOĞAN TILIÇ’ın (1978 Samsun Kolej Mezunu) büyük katkı ve desteği var. Herkesin katılacağını zannettiğim DOĞAN’ın güzel bir tespiti de var. Aynen alıyorum.

-Geçmişte olan her şeyin iyi olduğunu düşünenlerden değilim. Mutlaka çok yanlışlarımız  ve bugüne taşınmaması gereken  özelliklerimiz vardı dün.  Yine de o dünü özlüyorsak bu gün, asıl olarak geçmişte yaşanan güzellikler yüzündendir. Üzerimizde bir izi kaldıysa o yılların KALEMİN KIT DİYE ORTADAN BÖLÜNÜP paylaşılmasının izidir o- (04) Yürekten katılıyorum bu  yazılanlara .Sadece eklemek istediklerim var. Her dönem, her öğrenci grubu aynı şeyleri yapıyor mu? Veya yapabiliyor mu? Kitabı okurken tamam biz de şöyle yapmıştık. Burada, bizden şöyle farklı davranmışlar dediğim oldu. Ama itiraf edeyim bizim hiç yapmadığımız  veya yapamadığımız olaylar da var kitapta. Yapılanlarda gerçekten yaramazlık var, zeka var (05) paylaşım var. Yani her şey var. Hele de  bu paylaşımın içine hocaların da katılmış olması bence oldukça yürekli  bir iş. (06)

 

     Sevgili Ersin…. Büyük bir emekle yazdıklarını okurken inan hep aranızdaydım. Olayın içindeydim sanki. (Ben değil BİZ desem daha doğru olur.) Kim okusa aynı şeyi söyleyecek. Bundan hiç şüphem yok. Kendi dönemimi, arkadaşlarımı  buldum her satırda. Yaptıklarımızı düşündüm. Yazılanların yapılabilirliği ve olayların gerçekliği konusunda hiçbir tereddüdüm olmadı. Okuyan herkesin böyle düşüneceğini  ve ardından da bir duygu seline kapılacağını  da biliyorum. Olayların olduğu gibi, sansürsüz anlatılmış, kelimelerin de orijinal haliyle kullanılmış olmasını da son derece yerinde bulduğumu söylemeliyim. Kitaptan çok güzel sonuçlar çıkardım ben kendi adıma. Sigara içmeyen ve de sigarayı hiç sevmeyen biriyim. Sigaranın zararları konusunda gereğinden fazla nutuk attığım bilinir ve de söylenir. Ama bütün bunlar sigara öykülerinizi zevkle okumama, beğenmeme mani değil tabii. Şu anda olduğu gibi. İtiraf edeyim -imrendirici olmamak kaydıyla- sigara öyküleriniz hoşuma gitti. Sigara ile ilgili Temel fıkralarını aratmayacak olaylara (07), cesarete (08) veciz sözlere (09) hayran kaldım doğrusu. (Hayranlığım bu alandaki bilgi yetersizliğinden de kaynaklanıyor olabilir. Bağışlayın…)

 

     Yazdıklarını okurken sanki uçtum mutluluk denizinde. Bazen dumanı oldum içtiğiniz sigaranın… Bazen de kırt diye kalemi ortadan bölen. Heyecanlanarak, merakla, zevkle hem okudum hem yaşadım sizlerle birlikte…

 

     Bitiriyorum artık söyleyeceklerimi. Yani finale geldim. Ama  bu benim yazımın değil, kitabın da finali…(11)

 

     O final yok mu. o final… Ne içten, ne samimi, ne güzel tesbitler onlar, yarabbim!

                                 

 -O günlerde kalbimizden kötülük ,aklımızdan nankörlük, gönlümüzden riya , fikrimizden ihanet geçmezdi…- (s.256)

-Ne bir YAŞ, ne bir YAS günümüz oldu okulda. Oysa bize dayatılan her özel günü kutlamıştık yıllarca .Birini bile kaçırmadan… Birinden bile kaçmadan.- (s.256)

-Yarın, bir gün, başka gün gibi kelimeleri lisanımdan sildim bugün. Bugün görmek, bugün duymak, bugün tatmak, bugün koklamak ve bugün dokunarak hissetmek istiyorum her şeyi. Topluma olan borcumu ödemek zamanı şimdi. Şimdi hiçbir şeyi ertelemiyorum.-(s.257)

-Baş kaldırdık, baş eğdik, ezildik ama ezmedik. Diken olduk battık. Su olduk aktık. Ateş olduk yaktık. Üstümüzde oynaşan fillerin altındaki çimen olmamak için çok uğraştık orada.- (s.258)

-Başları açık, fikri açık, gönlü açık ama kötülüğe kapalı kız arkadaşlarımız vardı…- (s.259)

-Çeyrek ekmeğimizi, çorbamızı, simidimizi, umutlarımızı, cep harçlıklarımızı, memleket kadar kalbimizi, kalemi ortadan kıt diye bölüp paylaştığımız arkadaşlarımız vardı…. Vatan için, paylaşmak  için çarpan bir yüreğimiz, gururla söylediğimiz bir marşımız…vardı.- (s.260)

-Geriye kalan neydi anlayamadım. İpek böceğinin kozası mı? Yoksa yıllarca yana ateşin külleri miydi kalan?- (s.261)

-Hayatta yüz  yılda göremeyeceğim şeyleri  yedi yılda orada gördüm. P…luğu , i…liği , dostluğu.. paylaşmayı kısacası her şeyi orada öğrendim” ( s.265)

 

     Şiir gibi bir anlatım. Özlü  ve de duygu yüklü sözler. Hele de finali okurken selin önündeki kütük gibi hissettim kendimi. Aldı beni götürdü bir yerlere. Bir an geldi duygu seli, doruğa ulaştı. Ve ardından gözyaşına dönüştü… Gözyaşı gönül pınarının incisidir diye bir söz vardır. Baktım kendime… Oluk oluk inci akıyor sanki… Kitap bitti. Gözyaşı bitmedi… 25.08.2007 Gece saat 01.38… Ağla dedim kendi kendime… Ağla ağlayabildiğin kadar… Bırak  aksın göz yaşların… 1959 da başlayan ilk göz ağrısının, bir güzel sevdanın, bir sarı-yeşil sevdanın 48.ci yılını yaşıyorsun… Böyle bir sevda için ağlanmaz mı? Böyle  bir sevda herkese nasip olur mu? Sevdiklerin… sayamayacağın kadar. Sevenlerin de herhalde… Hem de sevdaların en güzeli… Karşılıksız… İçten.. Sımsıcak… Aç gönlünü seni sevenlere… Sevdiklerine. Aç kollarını, kucakla onları… Ve de aynen öyle yaptım sevgili ERSİN...

 

     Sözlerimi dönem arkadaşınız Müfit Şenel’in -iyi ki söylemiş- sözleriyle bitiriyorum(10)

                                         -Dokunmayın bana  gözyaşı doluyum

                                            Beni şimdi yalnız çiçekler anlar……-

 

’66 Natık HACIÖMEROĞLU

 

 

 

Kitaptan bazı çarpıcı değerlendirmeler;

(01)   CARL TOBEY / Sayfa: 96-97

(02)   ABİ/AĞABEY / Sayfa: 74

(03)   DÖNEMLER / Ucuz kahramanlık yapmış olmayayım. İsimleri dönemlerine uygun yazabilmek  için yıllıklardan yararlandım.

(04)   KIT DİYESayfa: 17

(05)   BİRJİRİT BARDOTSayfa: 70

(06)   KOPYASayfa: 179

(07)   SALAK ERKETE... GELİYORSayfa: 115

(08)   ELLER YUKARISayfa: 101

(09)   SİGARA İÇİMİ / Sayfa: 113 Satır: 18

(10)   SON SÖZLERİMİZ / Sayfa: 272                      

(11)   FİNALSayfa: 255-262

 

 

YAZAR HAKKINDA BİLGİ:

1958 Ordu Doğumlu,1978 SAMSUN MAARİF KOLEJİ  Mezunu…İngiltere’de Dil Eğitimi aldıktan sonra Eskişehir .İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi /İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi İşletme Bölümünü bitirdi.2005 yılında DPT’ nın talebi ve Ordu Valiliğinin önerisi ile Japonya İşbirliği Ajansı(JICA) tarafından DOKAP  (Doğu  Karadeniz Kalkınma Planı )  kapsamında “ İnsan Kaynaklarını Geliştirme Eğitimi almak üzere Japonya’ ya gönderildi.Ordu ili için “ Turizm Stratejik Planı “ hazırladı.Halen Ordu Belediyesi Proje Ofisinin koordinatörlüğünü yapmakta,Ordu Turizm Tanıtım ve İşletmeciler  Derneği Başkanlığını yürütmektedir.Evli ve biri erkek biri kız iki çocuk  babasıdır.